Batı Bağımsız Türkiye’den Rahatsız


Çarşamba, Ekim 30th 2013

41138

GeçtiÄŸimiz hafta Türkiye’nin savunma sistemleri için Çinli firma ile iÅŸbirliÄŸi çok tartışıldı. ABD ve NATO’dan eleÅŸtiriler geldi. Yine aynı günlerde MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’a yönelik eleÅŸtiriler ABD ve Ä°srail basınında yer aldı. Batı’nın füze sistemi eleÅŸtirilerini ve Fidan’ın hedef alınmasının nedenini ve çözüm sürecini TSK’nın eÄŸitim ve strateji birimlerinde planlayıcı ve eÄŸitimci olarak çalışmış en son Milli Güvenlik Akademisi’nden öğretim üyesi olarak emekli olan Milli Güvenlik Uzmanı ve stratejist Mesut Ãœlker ile konuÅŸtuk.

Türkiye’nin füze sistemi alımı için Çinli bir ÅŸirketle ön anlaÅŸma yapması ABD ve NATO’nun çok tepkisini çekti. Nedir bu füze sistemi?

Türkiye’nin öncelikli olarak yakın çevresinden gelecekbalistik füze tehdidine karşı koyabilecek 2’li ve 6’lı bataryalara sahip 20 metre irtifa ve 100 km menzilde etkili olan bir hava savunma sistemidir. Türkiye ÅŸimdiye kadar hava savunma sisteminde tamamıyla NATO ve ABD ağırlıklı bir altyapıya sahip idi. Bu sistemle Türkiye mevcut füze savunma yapısını daha da güçlendiren Çin’in dünya standartlarındaki bir sistemidir.

Çinli bir firma ile ön anlaşmanın anlamı nedir?

Türkiye özellikle savunma sanayii konusunda son 5-6 yılda pek çok somut ürüne dönüşen projeyi hayata geçirdi. Bir anlamda sahaya indi. Savunma sanayii sektörünü elinde tutan hegoman güçler, Türkiye’nin bu alanda artık somut ürünler üreteceÄŸini gördü. Ve iki noktada rahatsız oldu. Ä°lki Türkiye’nin bu alanda bağımsız bir güç olması. Ä°kincisi ise ekonomik kayıp. Sonuçta bu alanda yapılan yatırımlar çok büyük ve yüklü. Batı ÅŸu anda iki endiÅŸeyi birden yaşıyor.

TÃœRKÄ°YE DIÅžA BAÄžIMLILIÄžI BÄ°TÄ°RÄ°YOR

Türkiye savunma sistemini yerlileştirmeye mi çalışıyor?

Evet. Türkiye’nin bu alandaki en büyük sıkıntısı kendi öz kaynakları ile herhangi bir savunma sistemini başından sonuna kadar olan süreçleri kontrol edememesidir. Yazılım baÅŸta olmak üzere kritik ve teknolojik anlamında hassasiyet arz eden bazı konularda Türkiye hala dışa bağımlı. Mesela F-35 uçaklarını bu konuda örnek verebiliriz. F-35 uçakları için yaklaşık 12,5 milyar dolarlık bir yatırım yapıldı. Türkiye toplamda ARGE’ye 6 milyar dolara yakın yatırım yapmasına raÄŸmen kendi ürettiÄŸi yerli mühimmatı kullanamayacak.

Gerekçe?

Gerekçe, teknik anlamda teknolojiyi, yani kaynak kodları yazılımını gerekçe göstererek, mühimmat konusunda da Türkiye’yi kendilerine bağımlı kılmak istemeleridir. Türkiye savunma sanayii alanında son yıllarda önemli projeleri hayata geçirdi.

SAVUNMA SANAYÄ°MÄ°Z HEYECANLI

Mesela?

Ä°nsansız hava araçlarının yerli üretimi, HÃœRKUÅž uçağının imal edilmesi, Deniz Kuvvetleri’nin eskiden beri devam ettirdiÄŸi MÄ°LGEM Projesi kapsamındaki üretilen Korvet tipi gemiler ve yerli üretim olan ALTAY Tankları gibi…

O zaman epey bir brikimden bahsedebilir…

Elbette. Zaten son füze sistemi bu açıdan Türkiye için fırsat. Çünkü bu alanda Türk firmalarının yeterli ‘know-how’ı oldu. Türkiye son yıllarda dış politikada gösterdiÄŸi açılımı benzer biçimde savunma alanında da göstermek istiyor. Yani Türkiye bölgesel güç olma hedefini güçlü bir savunma sistemi ile de desteklemek istiyor. Ve bunu barışçıl amaçlarla istiyor. Bu sistem bu açıdan Türkiye için fırsat. Yani Türkiye bu proje ile kendi savunma sanayiini başından sonuna kadar tüm aÅŸamalarını kontrol edebileceÄŸi bir sistemi kurabilecek. Batı’nın tepkisi iki noktada ortaya çıkıyor. Ä°lki sistem uyumsuzluÄŸu, ikincisi Çin ile iÅŸbirliÄŸi.

ENTEGREDE SORUN OLMAZ

Gerçekten bu sistem alınırsa NATO sistemi ile uyumsuz mu olur?

Åžuradan baÅŸlayalım. Türkiye NATO’dan da Amerika’dan da gelecek muhtemel tepkileri biliyordu. Yani bu tepkilere hazırlıklıydılar. Fakat iddia ettikleri gibi Çin’den alınan sistem NATO sistemine entegre edilmez deÄŸildir. Bunu saÄŸlayacak ara yazılımlar pekala mümkündür. Yani bu sorunu çözecek olan arayüz bir yazılımdır. Bunun yapmak da zor deÄŸildir. ÖrneÄŸin Yunanistan S-300 kullanıyor ve bunda bir entegrasyon sorunu çıkmamıştır. Bu açıdan Batı’nın tepkisi ekonomik olmanın yanında siyasaldır. Ä°leri sürülen sistem uyumsuzluÄŸu gerçekliÄŸi olmayan bir gerekçedir. Ayrıca uyumlu olmasına da gerek yok. Bu sistem bağımsız olarak da kullanılabilir.

Hükümet ve asker füzede uyumlu

Siyasal itiraz nedir?

Türkiye’nin savunma sanayii alanında kendine yetmesidir. Batı Türkiye’nin son yıllarda bölgesinde güçlü bir ülke olmasından çok mutlu deÄŸil. Batı eskisi gibi yönetebileceÄŸi bir ülke istiyor. Bu açıdan Batı Türkiye’nin güçlenmesinden deÄŸil, yönetilmez olmasından, bağımsız olmasından rahatsız.

Peki Türkiye bu sistemden vazgeçer mi, ne olur?

Ben vazgeçeceÄŸini sanmıyorum. Vazgeçmemeli de. Benin konuÅŸtuÄŸum pek çok askeri yetkili bunu ifade etti. Buna ek olarak bu proje savunma sanayiinde çalışan pekçok kurumu da heyecanlandırıyor. Yani savunma sanayii son yıllarda elde ettiÄŸi deneyimi bu proje ile taçlandırmak istiyor. Bu açıdan Türkiye’nin bu tercihi siyasal bir hamledir de aynı zamanda. Ve bunu pazarlık unsuru olarak da kullanacaktır da. Burada Türkiye’nin en büyük gücü…

Nedir?

Türkiye’de ilk defa ülkeyi yönetenler sahada olanlarla uyumlu. Yani hükümet asker baÅŸta olmak üzere savunma sanayii kurumlarına, diÄŸer kurumlara güveniyor ve uyumlu çalışıyor, bu bence çok önemli. Bu Türkiye’nin son yıllardaki demokratikleÅŸme hamleleri ile de uyumlu.

Fidan’ı eleÅŸtirerek hükümeti sarsmak istiyorlar

Son günlerin baÅŸka konusu MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’a yönelik eleÅŸtiriler. Nasıl okuyorsunuz bu eleÅŸtirileri?

Hakan Fidan ÅŸu anda devletin bir bürokratı ve görev itibarı ile de hükümete baÄŸlı. Yani bu kadar eleÅŸtirilmesinin arkasında baÅŸka ÅŸeyler var. Fidan, bir bürokrat ama temsil ettiÄŸi deÄŸer, konum ve iliÅŸkiler çok önemli. Hakan Fidan demek, bu anlamda hükümeti, BaÅŸbakan’ı hedef almak demek. Görünürde o olduÄŸu için onu hedef alıyorlar. Bu yazı ve eleÅŸtiriler doÄŸrudan BaÅŸbakan’ı hedef alamayacağı için Fidan’ı eleÅŸtiriyorlar.

Amaç?

Hükümeti sallayabilir miyiz, sarsabilir miyiz, dengesini bozabilir miyiz derdindeler. Çünkü biliyorlar ki, Hakan Fidan sıradan bir bürokrat deÄŸil. Zaten hedef seçilmesi de bu yüzden Ama gördüler ki bu olmadı. Türkiye bu noktada çok saÄŸlam ve saÄŸlıklı durunca ki, iktidar kadar muhalefet de destek verdi. Bu da önemlidir. Bence bunları yazanlar bu yolla hedeflerine ulaÅŸamayacaklarını anladılar. Bu giriÅŸimler bence Türkiye’ye aşı oldu. Ve iyi de oldu. Hükümet doÄŸru yolda olduÄŸunu anladı ve Fidan’a güveni arttı.

MÄ°T demokratikleÅŸen Türkiye’de giderek önemli bir kurum haline geliyor. Ne dersiniz?

Bu tespitiniz doÄŸru. Artık MÄ°T sadece Türkiye’de deÄŸil pekçok yerde Türkiye’nin önemli bir gücü haline geliyor. Yalnız burada bir tehlikeye dikkat çekelim. MÄ°T yapısı ve iÅŸlevi gereÄŸi kapalı bir kurum. Bu açıdan bu alanda dikkatli olmakta fayda var. MÄ°T’te, bu açıdan sivil denetim çok önemli. Çünkü Türkiye’nin geçmiÅŸte TSK ve darbe deneyimi var. Bu konuda dikkatli olmakta fayda var. Yani demokratik kurum kültürü içselleÅŸtirilmeli.

Vazgeçilmesin

Çin sisteminde ısrarın Türkiye’ye bedeli ne olur?

Ağır olabilir. Bunu hafife almamak lazım. Türkiye’nin sahada operasyonel olarak imkan, kabiliyet ve yetenekleri açıkçası çok tatminkar deÄŸil. Son yıllarda bu konularda ilerleme saÄŸlandı ama tatmin edici deÄŸil. Batı bunu bildiÄŸi için bu kadar bastırıyor. Bu siyaseten bir risk, bunun alınıp alınmamasını önümüzdeki günlerde göreceÄŸiz. Ben vazgeçilmemesi taraftarıyım.

Çin’in teklifi daha ucuz

Bu sistemin Batı’dan alınması ile Çin’den alınması arasındaki maliyet farkı nedir?

Bu sistemin 3 milyar dolar civarında Çin’den alınmasından ziyade esas olan diÄŸer teknik nitelikler ve ortak üretim konusunun çok öne çıkması maliyeti farkını gölgelemiÅŸtir. DiÄŸer projelerin 4 milyar dolar civarında olduÄŸu kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Çin’deki ucuzsa neden alınmasın?

Tabii ki sadece burada tercih sebebi ucuzluk deÄŸil, ömür maliyet analizleri sonrasında ortaya çıkan tablo, anlaşılan o ki Türkiye’yi Çinli firmadan yana tercih kullanmaya yöneltmiÅŸtir.

PKK süreçten vazgeçmez

Biraz da çözüm sürecine bakalım. Farklı açıklamalar geliyor süreçle ilgili. Ne aşamadayız?

Bu tür süreçler iniÅŸli çıkışlı olur. Bence bu süreçte herkes kazanıyor. Åžiddetin olmadığı her gün Türkiye’ni kazanması demek. Ä°fade ediliyor, PKK’ya katılanlar artıyor. Olabilir ama bu süreç aynı zamanda PKK’nın örgütsel anlamdaki vurucu gücünü kaybediyor. Bu onları barışa en azından ÅŸiddetsiz ortama zorluyor. Buna mukabil TSK ve güvenlik güçleri hem teknolojik hem sahadaki operasyonel nitelikleri hem de özgüven ve koordinasyon yetenekleri geçmiÅŸe göre çok deÄŸiÅŸtir. Ä°nÅŸallah olmaz ama güvenlik güçleri eylemsizlik sona ererse PKK’ya karşı geçmiÅŸe oranla çok daha güçlüler.

Durur mu süreç?

Ben duracağını düşünmüyorum. PKK bu süreçte çıtayı sürekli yukarda tutuyor. Bu biraz da taktiksel belki ama Türkiye’nin demokratikleÅŸme konusunda daha hızlı ve cesur olması gerekiyor. Güçlü ve risk alan bir hükümetten bahsediyoruz. Ve bu sorunu iyi bilen bir hükümet ve bürokrasi kadrosu var. Bence yapılacakları onlar da iyi biliyor.

Mesela…

Demokratikleşme paketi bence çok önemli. Ama onun kadar belki önemli olan, sınır dışına çıkanların dönüşlerinin nasıl sağlanacağı konusunda küçük de olsa bir adım. Bu takvim açıklamak olur, süreç açıklamak olur vs. Eğer bu konularda adım atmayınca bu kez PKK da diyor ki; icraat yok. Öyle bakınca haklılar tabii. Bu süreçte artık güven sorunları ortadan kalkmalı. Ama burada hükümetin daha cesur olmaya ihtiyacı var. Özgürlük alanlarımız genişlemeli. Demokrasi ve demokratikleşme inanın her sorunun panzehiri.

3. ülkeler PKK’yı kullanabilirler mi?

Ben o olasılığın artık düşük olduğunu sanıyorum. Hele bu süreçte PKK öyle bir sürecin içine girmez.

Yeni Åžafak

En son