Trump’ın ilk ziyareti için Suudi Arabistan’ı kim seçti?


Cuma, Mayıs 26th 2017

Donald Trump

ABD BaÅŸkanı Donald Trump, görevdeyken gerçekleÅŸtireceÄŸi ilk yabancı ziyaret için Suudi Arabistan’ı seçti. Suudi Arabistan’ın seçilmiÅŸ olması önemli bir geliÅŸme olsa da, Trump’ın bu hamlesi, onun Riyad’ın Washington’ın müttefik listesinin en başında geldiÄŸine dair bir inancından kaynaklanıyor olmasa gerek. Hatta Suudi Arabistan tercihini Trump deÄŸil de, ittifaklar listesinin gerçekte en üst sırasında yer alan uluslararası müttefiki Ä°srail yapmış olabilir.

ÇEVİRİ: ÖMER ÇOLAKOĞLU

Arap medyası, New York Times, Washington Post, Christian Science Monitor, USA Today gibi gazetelere makaleler yazan; CNN, BBC gibi TV kanallarında OrtadoÄŸu analizleri yapan, Londra merkezli düşünce kuruluÅŸu Chatham House’da misafir araÅŸtırmacı Hüseyin Abdül-Hüseyin AA için kaleme aldı:

‘KÖRFEZ’LE Ä°LÄ°ÅžKÄ°

Ä°srail BaÅŸbakanı Netanyahu’nun Beyaz Saray’da Trump ile yaptığı görüşmeyi takip eden basın toplantısı da dahil, Ä°srailli yetkililer bir süredir Tel Aviv’in Körfez’deki baÅŸkentlerle olan iliÅŸkilerini gizlice sürdürdüğü rivayetini yayıyor. Ä°srailliler, ortak düşmanları olan Ä°ran’la ilgili yaÅŸadıkları korkuların, onları ve Körfez Araplarını birbirine daha da yakınlaÅŸtırdığını iddia ediyor.

GİZLİ ANLAŞMALAR İÇİN GİZLİ İLİŞKİLER

Ä°srailliler ve Washington’daki dostları, Ä°srail’in Mısır ve Ãœrdün’le yaptığına benzer ÅŸekilde barış anlaÅŸmaları imzalamak için, bazı Körfez baÅŸkentleriyle var olduÄŸu farz edilen gizli iliÅŸkilerini geliÅŸtirmeyi umuyor.

KUSHNER’IN PLANI

Trump’ın damadı ve Arap-Ä°srail barışı konusundaki en üst düzey danışmanı olan Jared Kushner’in yaptığı açıklamalar, Kushner’in Araplar ve Ä°srailliler arasında barışı tesis etme konusundaki yaklaşımının, barış görüşmelerinde ÅŸimdiye kadar kullanılmış ve hemen hiçbir sonuç vermemiÅŸ olan taktiklerin ters-düz edilmesine dayandığını gösteriyor. Kushner ve şürekâsı, Arap-Ä°srail barış görüşmelerinin “içten-dışa” bir yaklaşıma dayandığını, bunun da önce Ä°sraillilerle Filistinliler arasında barışı tesis etmek, sonra da Ä°srail’le geri kalan Arap ülkeleri arasındaki barış anlaÅŸmalarını tashih ve tamir için harekete geçmek anlamına geldiÄŸini iddia ediyor. Kushner, yaklaşımının “dışarıdan içeri”, yani önce Arap ülkeleriyle Ä°srail arasında barış anlaÅŸmaları imzalamak, sonra da ortaya çıkmış iyi niyet potansiyelini ve yeni diplomatik iliÅŸkileri bir Filistin-Ä°srail barışını dayatmaya yönelik kullanmak olacağına inanıyor.

‘KÖRFEZ’Ä°N Ä°NADI’NIN BÄ°R ANLAMI VAR

Otuz altı yaşındaki Kushner’in uluslararası siyaset konusunda acemi olduÄŸunu söylemeye ne hacet. Arap ülkelerinin, özellikle de Ä°srail ile hiçbir zaman resmi bir savaÅŸ içinde bulunmamış körfezdekilerin, önce Filistinliler imzalamadan bir barış anlaÅŸmasına yanaÅŸmama konusunda ÅŸimdiye kadar bu kadar diretmiÅŸ olmalarının bir hikmeti var.

ARAP ZÄ°HNÄ°NDE ‘BARIÅž’

Arap zihnine göre Ä°srail, Arap komÅŸularıyla barış yapmaya ve normalleÅŸmeye can atıyor ve Ä°srail ile barış imzalamak, Ä°srailliler için bir ödül ve Araplardan koparılmış bir imtiyaz. Araplar Ä°srail’le potansiyel normal iliÅŸkileri her zaman bir kaldıraç olarak kullandılar ve adil olduÄŸunu Filistinlilerin de düşündüğü bir barışa varırlarsa, buna karşılık Arapların da Tel Aviv’i külli bir barış anlaÅŸmasıyla ödüllendireceÄŸine dair Ä°sraillilere söz verdiler.

Barışa yönelik eski yaklaşımın tersine çevrilmesi ÅŸu anlama geliyor: Araplar Tel Aviv’le, Filistinlilerden önce bir barış anlaÅŸması imzalayarak Filistinli kardeÅŸlerini otobüsün altına savurmuÅŸ olacaklar. Ä°srail’in “bütün Araplarla barış” ödülünü kazanmasıyla, artık Filistinlilerin taleplerine kulak asmak için kendisini teÅŸvik eden hiçbir gerekçe kalmamış ve bu sayede Filistinlileri, ÅŸu anda içinde yaÅŸadıkları sefalete terk etmiÅŸ olacak.

TRUMP ve DAMADI TARÄ°HTEN HABERSÄ°Z

Muhtemelen hiçbir şey okumayan ve tarih hakkında çok az şey bilen Trump gibi Kushner de Arap-İsrail barışının dinamiklerine tahakküm eden geçmişten habersiz görünüyor. Kushner belki de, yenilikçi olduğunu düşündüğü bu fikri bulma konusunda herkesi geride bıraktığını zannediyordur.

Ä°srail-Körfez iliÅŸkilerini geliÅŸtirir gibi görünen bir hal olarak ve belki de Körfez ülkelerinin -evvelemirde Suudi Arabistan’ın- Ä°srail’le Filistinlilerden önce bir barış anlaÅŸması imzalaması durumunda, Riyad Washington’dan ‘krallara layık’ bir muamele görse gerek. Trump’ın ziyaret edeceÄŸi ilk yabancı ülke olarak Suudi Arabistan’ı seçmesi, Kushner’in çaldığı havaya uygun dans ederlerse Arap Körfez ülkelerinin başına gelecek iyi ÅŸeylerin sadece bir ön iÅŸareti mahiyetinde; yahut bu ziyareti planlayanlar öyle düşünüyor.

BİR TAŞLA BİRKAÇ KUŞ

Suudi Meliki Selman’la, ardından da Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi’nden devlet baÅŸkanlarıyla 22 Mayıs’ta yapacağı toplantı Riyad’da olacağı için, ABD BaÅŸkanı Trump’ın, Amerikan silah fabrikalarını ve dolayısıyla Amerikan istihdamını iÅŸler halde tutacak bir takım kârlı silah anlaÅŸmaları imzalamak gibi baÅŸka iÅŸleri de halletme fırsatı olacak.

Ayrıca Trump, hazır Riyad’dayken bölgesele siyasete de deÄŸinecek. Dünya meseleleri hakkında pek de bir vizyonu olmayan ABD baÅŸkanı, dış politikasını neredeyse tamamen Ä°sraillilere devrettiÄŸinden, Suudi Arabistan’daki ev sahiplerine, hayallerinin gerçekleÅŸtiÄŸini ve eski BaÅŸkan Barack Obama’nın aksine, Washington’un artık Ä°ran’la ilgili duruÅŸunu deÄŸiÅŸtirdiÄŸini ve Ä°ran’ı yeniden düşman listesinin en tepesine koyduÄŸunu söyleyecek.

Yani BaÅŸkan Trump Konsey liderlerine, Irak ve Suriye’deki DEAÅž mücadelesinde gelinen en son noktayı aktarırken, diÄŸer taraftan onlara Ä°ran’ın yeniden Amerika’nın kara listesine girmiÅŸ olduÄŸu ve Washington’ın Ä°ran’ın bölgedeki faaliyetlerine karşı koymak için, en baÅŸta Hizbullah olmak üzere, onun bütün müttefiklerini baskı altına alma gayretlerini yeniden canlandıracağı bilgisini verecek.

ABD’NÄ°N YENÄ° HEDEFÄ° Ä°SLAMCILAR OLABÄ°LÄ°R

Son olarak, Trump’ın Konsey liderlerine, Washington’ın dünya genelinde, DEAÅž veya El-Kaide ile bir baÄŸlantısı bulunmayanlar da dahil, bütün Ä°slamcı partilerin peÅŸine düşeceÄŸini söyleme ihtimali de bulunuyor. DışiÅŸleri bakanı olarak onaylanacağı bir Senato duruÅŸması vesilesiyle kamuoyunun karşısına ilk defa çıkan Rex Tillerson, orada Trump yönetiminin bütün teröristleri ve terör örgütlerini avlayacak bir politikayı onaylayacağını açıklamıştı. Tillerson tabii ki DEAÅž, El-Kaide ve Hizbullah’tan bahsediyordu. Bununla birlikte, Tillerson beklenmedik bir ÅŸekilde orada yaptığı ‘terörizm çorbasına’ Müslüman KardeÅŸleri de katıverdi, halbuki Ä°hvan ABD’nin Yabancı Terör Örgütleri (FTO) listesinde bulunmuyor.

ABD’nin Ä°hvan’a ve üyelerine yaptırımlar uygulayabilmesine müsaade edecek ÅŸekilde bir terör örgütü olarak muamelede bulunabilmesi için, ABD’deki bazı federal örgütlerin, bu grubun faaliyetlerini ve bunların terörizm teÅŸkil edip etmediÄŸini deÄŸerlendiren bir süreci tamamlaması gerekiyor. Böylesi bir sınıflandırma olmaksızın, Trump yönetimi Ä°hvan’a savaÅŸ açamaz.

Trump’ın ekibi belki de Ä°hvan’ı Amerika’nın yabancı terör örgütleri listesine almaya çalışacaktır. Ancak bu gerçekleÅŸmeden önce, Trump Suudi Arabistan’ın ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nin terörist olarak kabul ettiÄŸi ama Kuveyt, Katar ve Umman’ın etmediÄŸi Ä°hvan’a karşı, Körfez’deki ev sahipleriyle ortak bir amaç oluÅŸturmaya çalışabilir.

Trump Riyad’dan, tarihi Masada bölgesini ziyaret edeceÄŸi Tel Aviv’e uçacak. Masada, Batı Åžeria’nın hemen güneyinde, Ä°sraillilerin tarihi Yahudi krallığının bir zamanlar parçası olduÄŸunu kabul ettiÄŸi bir bölgede. Trump oradaki konuÅŸmasını yaptığında, bir ABD baÅŸkanının Batı Åžeria’da Filistin’i ziyaret etmeksizin gidebildiÄŸi en uç noktaya ayak basmış olacak. Bu da Trump’ın Ä°srail’in Batı Åžeria’yı tümüyle iÅŸgal etmeye yönelik radikal duruÅŸunu ve tarihi Ä°srail’in yeniden inÅŸasının bir parçası olarak Filistinlilerin yurtlarından edilmesini desteklediÄŸinin açık bir iÅŸareti olacak.

Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti rutin görünebilir, ancak bu ziyaret, onu rutin hariç her kapsama sokacak iÅŸaretler ve bilinçaltı mesajlarıyla yüklü.

Kaynak: TimeTurk

*Yazarların görüşleri mutlak olarak Prizren Post’un görüşlerini temsil etmemektedir.

Etiketa:
En son