Fakirleri değil zenginleri doyuramıyoruz


Pazartesi, Ekim 17th 2016
Harun KARAHANLI

Harun KARAHANLI

Tüm bu kavganın odağında insanoğlunun adanma değil edinme arzusu yatıyor. Fakirleri değil zenginleri doyuramadığımız için bunca açlık. Ne kadar zengin olursa olsun işkembe hacminden fazla yiyemeyecek olan insanoğlu sonsuz kadar biriktiriyor. Hani demiştik ya, biriktiren zengin değil depocu, verendir zengin…

Zengin milyonlarını bankaya koyup altın yumurtlayan tavuk gibi faizle servetine servet katarken, fukara açlık sınırındaki maaşıyla başını sokacak bir ev alıyor, onun faizini de lüks hayatında yiyip içip yatmaktan başka hiçbir katma değer faydası olmayan zenginin kasasına ödüyor. Fakirden alıp zengine veren bu iktisadi sistem, faiz sistemi dünyadaki adaletsizliklerin temelini oluşturuyor.

İnsanoğlunun şu edinme, sahip olma arzusu gözünü ihtişamla boyayıp onu aldatıyor. Hani sufilere sormuşlar ne istersin? İstememeyi isterim demiş. Bunca savaş kan niye? İsviçre’deki, Londra’daki, Wall Street’deki bankerler parasına para katarken fukara Afrika Orta Doğu kan ağlasın… Dünya nüfusunda %5’lere tekabül eden kaymak yiyiciler fetişizmde lüks fantazilerinin doruğuna ulaşsın diye, küresel para sistemi insanları köleleştirmeye devam ediyor. Geri kalan yığınlar ne olduğunu ne döndüğünü anlayana kadar çoktan ömürleri sona eriyor.

Anlamadan bilmeden, zenginliği huzura eşitlemişiz. Halbuki kimde ne yoksa onun üzgünü olmuş. Kimse kendinde olanı da yaşayamıyor. Bu algının adı, uluslararası koca bir “yalanland” ve kitle iletişim araçlarıyla oluşturdukları haz odaklı zihin alanı. Bilinçli bilinçsiz bu havucun paşinden koşan tavşanlar gibi, seksen yıllık sefahate koşarken bir de bakıyoruz “geçti dost kervanı, eyleme beni, eyleme beni…”

*Harun Davud KARAHANLI | Girişimci – Yazar

*Yazarların görüşleri mutlak olarak Prizren Post’un görüşlerini temsil etmemektedir.

Etiketa: